Çan Mutlu Son- Masaj Esra

Çan Mutlu Son- Masaj Esra

Çan Mutlu Son- Masaj Esra Kocasının arzusundan mahrum kalan kadın, yerini yeni bir kadının almasından çok daha aciz bir durumdaydı artık. Atina’da saygın bir kadın, Sophokles’in “ekilecek toprak” dediği, salt sperm alıcısı olarak görülüyordu. Gebe kalmada asıl işi meninin yaptığına inanılıyordu; rahim sadece dölleniyordu. Aiskhylos, Eumenides adlı kitabında meseleyi açıkça şöyle ifade ediyordu: Anne denilen kişi yavrusunun ebeveyni değil, yeni döllenmiş ceninin bakıcısıdır sadece. erkek [üste çıkan] baba olur. Yunan kültüründe kadınların asıl işlevi fizikseldi. Bu nedenle onları eğitmek ve sosyal hayata karışmalarına izin vermek anlamsızdı. Bunun yerine, etrafı duvarlarla çevrili evlerin havasız iç odalarında, sadece köleler ve aile fertleriyle geçiyordu hayatları.

Eşler kocalarının fahişelerle şenlenen “sempozyum” adındaki ziyafetlerine asla katılamadıkları gibi, günlük hayatta kocalarıyla fazla etkileşime de geçemezlerdi. Yaş ve yetişme açısından kocayla eşi arasındaki farklılıklara, erkeklerin evin dışında seks yapma olanakları eklenince, eşlerin birbirine yabancı kalmaları kaçınılmaz oluyordu. Bunu bilen ilk Atinalı yasa koyuculardan Solon, erkeklerden eşleriyle ayda üç kez ilişkiye girmelerini istiyordu. Böylece kocaların eşleriyle seks yapması yasal bir görev haline geliyordu. Erkekler, çeyizi kayınpederlerine iade ederek eşlerinden basitçe boşanabilirlerdi.

Çan Mutlu Son- Masaj Esra

Çan Mutlu Son- Masaj Esra Öte yandan kadınların önce bir erkek akrabanın onayını alması, sonra mahkemeye gitmesi -hayatta bunu yapabilecekleri tek fırsat- ve şansını denemesi gerekiyordu. Hayatlarının onca zamanını dört duvar arasında geçirmeye ve az konuşup az düşünmeye zorlandıktan sonra böyle bir seyir izlemek, karanlık bir mağaradan gözü kör eden gün ışığına çıkmaya benzer. Sadece üç kadının boşanmaya kalkıştığını biliyoruz. Bunlar arasında en dikkat çekici olanı, cinsel açıdan azgın ve hafifmeşrep komutan Alkibiades’in karısı Hipparete’di.

Özellikle iyi bir ortamdan geldiği için onun feci deneyimi diğer kadınlar için ibretlik bir hikayedir. Zengin bir aileden geliyordu, parlak bir ünü vardı ve kocası tarafından sürekli aşağılanıyordu. Hipparete ile Alkibiades arasındaki birliktelik kötü bir başlangıçtan ucuz sıyrıldı. Arkadaşlar arasında şakalı bir bahis üzerine Alkibiades, Hipparete’nin babası III. Hipponikus’un yüzüne yumruk attı. Şehrin geri kalanı şakayı anlamayıp Alkibiades’in ünü zedelenmeye başlayınca, Hipponikus’un yanına gidip kıyafetlerini çıkardı ve kendisini kırbaçlayıp istediği gibi dövmesi için yaşlı adama yalvardı.